Bugünkü gazete manşetleri

Bugünkü gazete manşetleri

Erbakan kararı ve bir hatadan dönüş

Zaman Gazetesinin en çok takip edilen yazarlarından Mümtaz’er Türköne, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kararı ile ilgili çarpıcı bir analiz yaptı
“Erbakan’ı affetmek” ve tarihî hatayı düzeltmek

Mümtaz’er Türköne-Zaman

Yakın siyasî hayatın en tartışmalı politikacılarından biri olan Erbakan’ın affedilmesine herhangi bir itirazın gelmemesini, Türk politikası adına bir hakşinaslık, bir vefa ve belki de bir asalet ölçüsü olarak kabul etmek lâzım. Kim ne derse desin Necmeddin Erbakan bu toprakların yetiştirdiği ve bu ülkeyi biçimlendiren siyasî aktörlerden biri.

Bugün siyasette faal olanların dışında, Türkiye’nin son 40 yılına damgasını vurmuş ve tarihin hükmüne konu olacak topu topu beş politikacı var. Muhtemelen dünün tarihini yazanlar Demirel’den ve Bülent Ecevit’ten daha fazla bahsedecekler. Necmeddin Erbakan ve Alparslan Türkeş belki bir siyasî gelenek oluşturma konusunda daha başarılı kabul edilecek. Beşinci isim Turgut Özal’ı, geride bıraktıkları açısından bu dört kişinin bütünüyle dışında bir yere yerleştirmek gerekecek. Bu beş isimden sadece ikisi, Demirel ve Erbakan yaşları kemâle ermiş vaziyette hayatlarını sürdürüyorlar. Erbakan’ın hayatının bundan sonraki evresini ev hapsi bile olsa cezalı olarak geçirmesi Türkiye için bir zul olacaktı. Cumhurbaşkanı, kendi itibarını zedeleme pahasına Erbakan’ı affederek Türkiye’yi sonrasında mutlaka pişmanlık duyacağımız bu zulden kurtarmış oldu.

Gül ve Erdoğan Affedilecek mi? / Sosyal Devlet Olamadık

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ev hapsi cezasını affetti. Hukukçu olarak, kamuoyunda geniş yankı uyandıran ilgili davayı dikkatle takip ettiğimizde Erbakan’ın 28 Şubat adaleti ile mahkûm edildiğini gördük. Hukukun ve vicdanların kabul etmediği bu ceza şimdi affedildi. Aslında bu dava süreci Erbakan’ın suçsuzluğunun ortaya çıkmasından ziyade yargı kurumlarının tarafsız ve baskı altında karar verip vermediğinin ortaya çıkması bakımından önemli idi. Yargı bir sınavdan geçti ve bu sınavdan aldığı not da ortada.

Cumhurbaşkanı Gül bu af kararını imzalayarak aslında kendisin

Gündemi yakala

Kanadoğlu’ndan Üskül’e yanıt

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül’ün “sivil ve renksiz anayasa” önerisini, ulus devletin ortadan kaldırılmasına dönük bir değerlendirme olarak yorumladı.
Kanadoğlu, Zafer Üskül’ün “Anayasada Atatürk ilke ve inkilaplarına gerek yok” şeklindeki açıklamasını ANKA’ya değerlendirdi.
Kanadoğlu, Anayasa’dan kaldırılması istenen niteliklerin ulus devletin yapı taşları olduğunu söyleyerek “O zaman siz ulus devletin ortadan kalkmasını veya zayıflatılmasını istiyorsunuz” dedi.
Kanadoğlu, söz konusu değerlendirmenin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine karşı olduğunu belirtti.
AKP’nin seçim propagandasında “tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak” dediğini hatırlatan Kanadoğlu, Anayasa’da Üskül’ün önerdiği şekilde bir değişiklik yapılmasının bu özellikleri tehdit edeceğini dile getirdi. Bu prensiplerin de Atatürk ilke ve devrimleri tarafından sağlandığını ifade eden Kanadoğlu, “Yani siz partinin de seçimde kullandığı Atatürk devrim ve ilkelerinin yarattığı bu olguyu doğrudan doğruya reddediyorsunuz demektir” dedi.

“KURNAZCA AMA GERÇEKLİĞİ YOK”

Sabih Kanadoğlu, Üskül’ün “söz konusu niteliklerin herkesin ortak değeri olduğu ve yazılı olmasına gerek olmadığı” şeklindeki yorumunu da “kurnazca ama gerçekliği olmayan bir yaklaşım” olarak değerlendirdi.
Kanadoğlu şunları söyledi:
“En renkli düşünceler özellikle en keskin yön değiştirenler tarafından üretilir. Bu talihsiz anımsatma mesajı doğrudan AKP yönetiminedir. AB sözcülerinin yıllardır Türkiye’den istediklerinin tekrarından ibarettir. Her devletin bir kuruluş felsefesi ve temel ilkeleri vardır ve bunlar anayasalarında yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşu Atatürk milliyetçiliğine, devrim ve ilk

Zafer Üskül: Sözlerimin arkasındayım :“KEMALİZM Anayasa’dan çıkartılmalı”

“KEMALİZM Anayasa’dan çıkartılmalı” sözleri tartışma başlatan AKP’nin Mersin Milletvekili Zafer Üskül, fikirlerinin açık ve net olduğunu söyledi.

Anayasa profesörü olan Zafer Üskül, “Biz baştan beri, laikliğin demokrasinin zorunlu bir gereği olduğunu söyledik. Sosyal hukuk devleti konusunda da gerçekte herhangi bir tartışma söz konusu değil. Biz bu düşüncelerimizi koruyoruz. Kemalizm veya başka bir ideoloji, Anayasa’da yer almamalı. Anayasa, cumhuriyetin kurucu ilkelerini koruyan ve onlara sahip çıkan, demokratik bir Anayasa olmalı diye düşünüyoruz” dedi.

AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül, tartışma yaratan sözlerini seçim bölgesi Mersin’de değerlendirdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı ziyaretinden önce gazetecilere konuşan Prof. Dr. Üskül, sivil Anayasa önerisinin, AKP’nin seçim bildirgesinde bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Yeni demokratik sivil Anayasa konusunda görüşlerim açık ve net. Siyasetin temel değerlerine, yani buna uygun bir Anayasa yapılması önerisi söz konusu AKP bildirgesinde de ortaya konuldu. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti, Cumhuriyet’in kurucu ilkeleri olarak korunacak. AKP’nin benimsediği ve mutlaka korunması gerektiğini düşündüğü, ilkelerle birlikte Cumhuriyet ve üniter devlet yapısı korunacak. Ancak, Anayasa yapılırken bu ilkeleri koruyan ama ideolojik dayatmalara da yer vermeyen renksiz bir Anayasa olmasını düşünüyorum.”

Anayasa’nın Avrupa standardında olması gerektiğini de savunan Prof. Dr. Üskül, şöyle devam etti:

“Türkiye AB’ye girmek isteyen bir ülke. Avrupa standartlarında temel hakları ele alan, planlayan, koruyan, klasik parlamenter sistemden vazgeçmeyen, hukukun üstünlüğünü öne çıkaran, hukuk devleti anlayışını gerçekleştiren, demokratik bir Anayasa tasarlıyoruz. Bunlar yeni şeyler de değil. Benim baştan beri söylediğim hususlar. Bu konuda diğer siyasi partilerimizle de bu temel ilkeler üzerinde de bir tartışma olacağını zannetmiyorum. Onlar da bu temel değerleri benimsiyorlar. Zannediyorum ki çok fazla gerginlik ortamı olmadan uzlaşarak, bu ülkenin ihtiyacı olan sivil Anayasa’yı yapabiliriz.”

LAİKLİK, DEMOKRASİ İÇİN ZORUNLU

Laikliğin demokrasinin zorunlu bir gereği olduğunu da

Mahkemenin Arınç’ı şaşırtan kararı

Bülent Arınç, yeni cumhurbaşkanı hangi şartlarda yeni Meclis’in, hangi şartlarda da halkın seçilebileceğini açıkladı. Arınç, Erbakan’dan gelen eleştirileri de yorumladı.

var FO = { movie:”http://image.haber7.com/ads/habersistemi/haber7_haberresim-alti_b.swf”, width:”272″, height:”102″, majorversion:”8″, build:”0″, xi:”true”, background:”#000000″}; UFO.create(FO, “bannerCorp”);

Meclis Başkanı Arınç, referandumda kabul edilmesi halinde, yeni cumhurbaşkanının Aralık’ta halk tarafından seçilmesinin mümkün olduğunu söyledi, “Ancak Sayın Sezer seçimden sonra istifa ederse, Meclis 30 gün içinde seçim yapmak zorunda” diye ekledi.

NTV’nin sorularını yanıtlayan TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis Başkanlığı için yeniden aday olmayı düşünmediğini belirterek cumhurbaşkanlığı adaylığı için de, Meclis Başkanlığı adaylığı için de seçimden sonraki tabloyu görmek gerektiğini söyledi.

Arınç, seçimlerin yapılmasının ardından toplam 10 günde, yeni Meclis Başkanı’nın seçileceğini belirterek “Meclis başkanlığı seçimi için 367 toplantı yeter sayısı aranmayacak”dedi.

ANAYASA MAHKEMESİ’NİN RET KARARI

Arınç. Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören yasaya yapılan itiraza ilişkin verdiği ret kararını ‘doğru bir karar’ olarak değerlendirdi. Arınç “Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğru, gerekçesi

Anayasa Mahkemesi’nin yetki gasbı

Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına ilişkin gerekçesi her kesimde tartışılmaya devam ediyor. İşte, bir gazete köşesinden ‘yetki gasbı’na örnekleme

Taha Akyol‘un köşe yazısı

Yargı durumdan vazife çıkardı

ANAYASA Mahkemesi “367 kararı”nın gerekçesini açıkladı. Karar gibi gerekçe de hukuk tarihine geçecek niteliktedir. Hem mantığıyla ve mantık çelişkileriyle, hem de ‘karşı oy’ yazılarıyla ve ‘ek gerekçe’leriyle bu kadar renkli bir “gerekçeli karar”ı mahkeme tarihinde bulmak zordur.

Ancak uzun ve karmaşık ‘temel kanun’lara ilişkin gerekçelerde görülebilir bu çeşitlilik!

Sayın Sezer tarafından atanmış 7 sayın üye aynı görüşü paylaşıyor; bunlardan ikisi, kararın gerekçesiyle de yetinmeyerek ‘ek gerekçe’ yazmış.

Önceki cumhurbaşkanları tarafından atanmış 4 sayın üye ise farklı görüşlere sahipler.

Basında çıkmıştı, oylama sırasında televizyonlar da sormuştu, “Sezer’in atadığı üyeler çoğunlukta, iptal kararı çıkar diyorlar?..”

Verdiğim cevapta Mahkeme’de böyle bir gruplaşma olamayacağını söylemiştim; bu kanaatimi elbette koruyorum. Ama şu da gözüküyor ki Sezer, aynı görüşleri paylaşan üyeleri atamış.

Yetki gasbı

Olabildiğince sadeleştirirsek iki temel konu var: Bir; Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanı seçimini denetleme yetkisi var mı? Buna “şekil” veya “usul” unsuru diyoruz. Hukukun evrensel kuralıdır: “Usul, esastan önce gelir.”

İkincisi; “esas” meselesidir: Anayasa’nın 102. maddesi cumhurbaşkanı seçimi için ilk toplantıda 367 üyenin bulunmasını gerektiriyor mu, yoksa 184 üye yeterli mi?

Sezer’den önce atanmış iki sayın üye, Tülay Tuğcu ve Fulya Kantarcıoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin bu davaya bakamayacağını, çünkü cumhurbaşkanı seçimi oylamasında iddia edildiği gibi bir “iç tüzük ihdası”nın bulunmadığını, davanın “şekil” yönünden reddi gerektiğini belirtiyorl

“27 Mayıs”ta bir hukuk skandalı

İDAM EDİLEN POLATKAN’IN KAYIP SAVUNMASI NEREDEN ÇIKTI?

27 Mayıs ihtilalinin üzerinden 50 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen yargılama için kurulan Yassıada Mahkemeleri’ne ilişkin pek çok konu hâlâ gizliliğini koruyor.

Demokrat Partili (DP) 405 milletvekilinin yargılandığı dava, hapis cezaları ve müebbetlerin yanı sıra üç idamla sonuçlanmıştı.

Başbakan Adnan Menderes, sadece 29 sayfadan oluşan son savunmasını mahkeme heyetine sunmuş, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 75 sayfalık savunmasına bazı belgeleri de eklemişti. Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın ise 68 sayfalık savunmasına ek olarak iki dilekçe vardı. Bu savunmaların da yer aldığı Yassıada Mahkemesi’nin bütün kayıtları Milli Birlik Komitesi’ne bağlı olarak çalışan İstanbul İrtibat Bürosu Başkanlığı’na gönderilmiş, mahkemenin sona ermes

Dünya perişan, adalet fiyatına göre

Merkezi Berlin’de bulunan Uluslararası Saydamlık Örgütü, 62 ülkede 60 bin kişiyle görüşerek hazırladığı rapor, dünyada adaletin nasıl algılandığını böyle ortaya koydu.

Uluslararası Saydamlık Örgütü, dünyanın birçok yerinde yolsuzluğun, adli sistemi baltaladığını bildirdi. Merkezi Berlin’de bulunan kuruluşun raporunda, yolsuzluğun insanların adil yargılanma hakkını engellediğine, aynı zamanda yatırımcı kesimin güvenini zedeleyerek, ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğine dikkat çekildi. Örgütün raporunda, adli sistemlerin siyasi müdahale ve rüşvet olmak üzere iki yolla yolsuzluğa sürüklendiği kaydedildi.

-ÜLKELER VE RÜŞVET-

AP ajansının haberine göre, geçen yaz 62 ülkede yaklaşık 60 bin kişiyle ülkelerindeki adli sistem hakkında ne düşündükleri konusunda görüşen kuruluşun raporunda, 25’den fazla ülkede 10 hane halkından birinin adli sistemde bir şey elde etmek için rüşvet verdiği belirtildi. Yaklaşık 8300 kişinin yakın dönemde adli sistem içinde kişisel işi olduğu, onda birinden fazlasının rüşvet verdiği kaydedilen raporda, bu listenin başında da Paraguay, Peru, Kamerun, M

Fransa adaleti ‘Müslüman’a emanet

Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı Sarkozy’nin başbakan olarak atadığı Fillon’un kabinesi açıklandı. En prestijli bakanlıklarından Adalet Bakanlığı’na bir müslüman atandı.

Fransa’da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy tarafından perşembe günü başbakanlık görevine atanan François Fillon’un kabinesi belli oldu… Ülkede merakla beklenen açıklama basın mensuplarına Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Claude Gueant tarafından yapıldı. UMP’nin Fransa’da kurduğu yeni hükümette 7’si kadın, 8’i erkek 15 bakan bulunuyor. Bu kadın bakanlardan bir tanesinin ataması ülkede tam anlamıyla devrim niteliğinde. 5 milyon Müslüman’ın yaşadığı Fransa’da ilk kez önemli bir bakanlığa Müslüman bir bakan atandı. Cezayir ve Fas asıllı Reşide Dati ülkenin yeni Adalet Bakanı oldu… Dati’nin hem Müslüman hem de göçmen bir ailenin çocuğu oluşu bu atamanın önemini iyice artırıyor. Sarkozy, kendisine en sadık isimlerden biri olan Patrick Deveciyan’ın istediği bu pozisyonu Dati’ye vererek kendisine ne kadar büyük destek verdiğini de göstermiş oldu.

İnternette sansürler yaygınlaşıyor

İnternette uygulanan sansürün, dünya genelinde yaygınlaştığı belirlendi. Bazı İngiliz ve Amerikan üniversitelerince, 40 ülkede internet konusunda araştırma yapıldı.

Harvard üniversitesi hukuk profesörü John Palfrey, 40 ülkeden 26’sının interneti sansürlediğinin belirlendiğini kaydetti. Yazılı açıklama yapan Amerikalı profesör, “İnternette sansürün yaygınlaştığını görüyoruz” ifadesini kullandı ve sansürün; siyasi, dini, sosyal ve kültürel bilgilere ulaşımı engellemeye yönelik olduğunu bildirdi.

Prof. Palfrey, “İnternet geliştikçe belli bir düzenleme beklenir, ancak filtreleme ve denetim, özel hayat ve özgürlüklere ciddi şekilde zarar verebilir, dünyada iletişimi engelleyebilir” şeklinde uyarıda bulundu. Araştırmaya

Baykal ve Teziç’ten Sezer’e baskı

Anayasa Mahkemesi’ni ‘Başvuru reddedilirse çatışma çıkar’ diye baskı altına alan CHP lideri, şimdi de Cumhurbaşkanı Sezer’e baskı yapıyor. Prof. Teziç de darbe tehdidi yaptı. Anayasa Mahkemesi’ni, Köşk seçimiyle ilgili kararından bir gün önce ‘Başvurumuz reddedilirse çatışma çıkar.’ sözleriyle uyaran CHP lideri Deniz Baykal, şimdi de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e baskı yapıyor. Önceki gün Meclis’te 376 oyla kabul edilen Anayasa değişiklik paketinin veto edilmesini isteyen Baykal, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle ilgili düzenlemeye karşı çıktı. Bunu ‘sorumsuzluğun daniskası’ olarak gören CHP Genel Başkanı, Sezer’e şu mesajı gönderdi: “Türkiye’yi bununla allak bullak etmek kimsenin göze alacağı bir iş değildir. Şimdi bu teklifin cumhurbaşkanı tarafından reddedileceği umut ediliyor. Çünkü orada güvenilen bir cumhurbaşkanı var, bu sorumsuzluğa ‘evet’ demez, çok açık. Bunu iade edecektir.”

Laiklik mi, demokrasi mi? (!!!)

Laiklik mi, demokrasi mi?’ gibi bir sorunun son derece saçma, anlamsız bir soru olduğunu en baştan yüksek sesle söylemek şart.

Beni ülkem adına kaygılandıran konuların başında da bu sorunun son dönemlerde sıkça soruluyor, üstelik sene hesabına vurursanız eğitim düzeyi az olmayan kişiler tarafından soruluyor olması.

Türkiye’nin daha özgür ve daha zengin bir ülke olabilmesi için kanımca ilk koşul hemen, hiç gecikmeksizin normalleşme sürecini tamamlaması.

Normalleşme için ise demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkeleri birlikte, biri diğerine ne kısa ne orta ne de uzun vadede tercih edilmeden yaşama geçirilecektir, bu şarttır.

***

İngilizlerin ünlü ‘The Economist’ haftalık dergisinin son sayısı Türkiye’ye büyük bir yer ayırıyor ve başyazıda da bu konu yani ‘laiklik mi, demokrasi mi’ konusu tartışılıyor.

Ve, The Economist dergisi çok net bir biçimde demokrasinin daha temel bir değer olduğu noktasına vurgu yapıyor.

‘CHP, Anap ve DYP Kapatılsın’

İstanbul Adliyesi’ne gelen 10 avukat, Cumhurbaşkanlığı seçiminlerine katılmayarak fiili grup kararı aldıklarını iddia ettikleri CHP, ANAVATAN ve DYP nin kapatılması için başvuruda bulundu. İstanbul Adliyesi’ne gelen 10 avukat, CHP, Anavatan ve DYP’nin kapatılması için başvuruda bulundular.

İstanbul Adliyesi’ne gelen 10 avukat, Cumhurbaşkanlığı seçiminlerine katılmayarak fiili grup kararı aldıklarını iddia ettikleri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Anavatan Partisi (ANAVATAN) ve Doğru Yol Partisi’nin (DYP) kapatılması için başvuruda bulundu.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Avukat Ömer Uzunçayır, “Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine katılmayan CHP, ANAVATAN ve DYP’nin Anayasa’nın 69/3 fıkrasına aykırı davrandıkları için ve CHP’nin Kanaltürk televizyonuna para transferi yaptığı iddiasıyla ilgili olarak kapatılmaları için müracaatta bulunduk.” diye konuştu.

FLASH / 5 Mayısta oynanan Beşiktaş – Fenerbahçe maçının yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesine dava açıldı.

5 Mayısta oynanan Beşiktaş – Fenerbahçe maçının yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesine dava açıldı. Muhabirimiz Hamid Şahinkaya dilekçenin içeriğine ulaştı. İşte son gelişmeler:
İPTAL GEREKÇELERİ:

Fenerbahçe (özde) değil (sözde) futbol oynayan bir takımdır.

Fenerbahçe, futbol nizamının yerleşik değerlerini tehdit etmektedir.

Futbolun temel değerleri Fener Bahçe
( Ofansis veya defansif ) tarafından değiştirilmek istenmektedir.

Fenerbahçe her şeyde aldığı puanları ve attığı golleri ileri sürerek uzlaşmadan kaçınmaktadır.

Fenerbahçe şampiyon olmak için uzlaşma aramak zorundadır. Ben attım oldu demekle bu iş olmaz.

Şampiyon olmak için gol atmak, puan almak yeterli değildir.

Futbolun Anayasal kurumları vardır.

Şampiyon olmak isteyen takım bu anayasal kurumlarla anlaşmadan bir yere varamaz.

Beşiktaş maçının yürütmesinin acilen durdurulmasını talep ediyoruz. Çünkü:

Demokrat Parti mümkün değil mi?

Demokrat Parti eski Genel Başkanı Yaşar Aydın, DYP ile ANAVATAN’ın Demokrat Parti çatısı altında birleşmesinin ”hukuken mümkün olmadığını” iddia etti.

Aydın, düzenlediği basın toplantısında, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde millet iradesinin hiçe sayıldığını ve TBMM’ye baskı uygulandığını savunarak, ”dayatmalara taraf olmuş partilerin Demokrat Parti tabelası arkasına saklanmaları Adnan Menderes ve arkadaşlarının kemiklerini sızlatmıştır” dedi.Demokrat Parti’nin 2005 yılında aldığı ANAVATAN’a katılım kararının yasalara aykırı olduğunu öne süren Aydın, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve cumhuriyet savcılığına daha önce bu konuyla ilgili başvuruda bulunduklarını ve hukuki sürecin devam ettiğini söyledi. Konunun açıklığa kavuşması için YSK’yı bir an önce harekete geçmeye çağıran Aydın, 8 Mayıs 2005 tarihinde yapılan kongre toplantısına ilişkin tutanakta ”sahte imzalar bulunduğunu” iddia etti.

Anayasa paketi komisyondan geçti

TBMM Anayasa Komisyonu’nda, Anayasa değişikliği teklifinin, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ve 5 + 5 yöntemiyle ilişkin maddesi kabul edildi.

AK Parti tarafından hazırlanan ve ANAVATAN’lı bazı milletvekillerinin de imza koyduğu, değişiklik paketinin 4’üncü maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
Komisyon’da, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini içeren ve Anayasa’nın 101’inci maddesinde değişiklik yapan 4’üncü madde kabul edildi.

Tartışmalarla kabul edilen maddeye göre, cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim görmüş TBMM üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilecek.
Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıla indirilecek, bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilecek.

Baykal’a Savcılık soruşturması-Video

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Baykal hakkında soruşturma başlattı.

Başsavcılık, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hakkında, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde Anayasa Mahkemesi kararından önce yaptığı açıklamalar nedeniyle ”yargı görevini yapanı ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından soruşturma başlattı.

Alınan bilgiye göre, Avukat Ahmet Gül, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak, CHP Genel Başkanı Baykal’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 277. ve 288. maddelerinde düzenlenen ”yargı görevini yapanı ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından cezalandırılmasını istedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusu üzerine, Deniz Baykal’ın, 30 Nisan 2007 tarihinde parti genel merkezinde yaptığı basın açıklamasında, ”Anayasa Mahkemesi ‘367’ye gerek yok’ doğrultusunda bir karar alırsa bu Türkiye’yi çok tehlikeli bir çatışmaya doğru sürükleyecektir” ifadeleriyle ilgili olarak soruşturma başlattı.

3 muhalefet liderine suç duyurusu

Tek kişilik eylemleriyle tanınan Emin Kocaaslan, ‘Duyarlı vatandaş olarak üzerime düşeni yapıyorum’ diyerek CHP, DYP, ve ANAP liderleri hakkında suç duyurusunda bulundu..

 

ABDULLAH BİÇER / MERSİN

Mersin’de bir kişi, ”meclisin çalışmasını engelledikleri” iddiasıyla, CHP, ANAVATAN ve DYP Genel Başkanları Deniz Baykal, Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Tek kişilik eylemleriyle tanınan Emin Kocaaslan, söz konusu siyasi partilerin ülke menfaatlerine zarar verdiğini öne sürerek, ”duyarlı bir vatandaş olarak, üzerime düşen görevi yapıyorum ve bu kişilerin hakkında suç duyurusunda bulunuyorum” dedi.

Kocaaslan, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesinde, Baykal, Mumcu ve Ağar’ın ”Meclisin çalışmasını engellemek, Türkiye’de ve dünyada meclisin yüceliğine ve saygınlığına gölge düşürmek” gibi bir çok suçtan yargılanması, hakkında araştırma yapılması ve soruşturma başlatılmasını istedi.

Türk: Mahkeme CHP’den yana oldu

Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından Sami Selçuk, Yekta Güngör Özden ve Sami Türk olmak üzere birçok hukuk profesörleri farklı yorumlarda beyan ettiler..

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu Anayasa aykırı bularak yürürlüğünün durdurulmasının ardından adaylık sonrası sürecin yeniden başlayacağını söyledi.

Özden, yaptığı açıklamada, ”Anayasa’nın yorumlanmasında duraksamalar, başka türlü düşünceler olsa bile, karara katılsak da katılmasak da uymak zorunluluğu vardır. Bu karar herkese ışık tutmuştur” diye konuştu.

Yekta Güngör Özden, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla adaylık sonrası sürecin yeniden başlayacağını bildirdi.

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk da Anayasa Mahkemesi’nin toplantı yeter sayısını yeterli bulmadığını, sürecin yeniden başlayacağını ifade etti. Anayasa Mahkemesi’nin kararını yanlış bulduğunu belirten Selçuk, ”Yorum kurallarının çiğnendiği kanısındayım. Bu karar, yorum disiplinin olmadığını gösteriyor. Kesin bir şey söylemek için gerekçeli kararı beklemek gerekir ama ben yorum kurallarına uyulmadığı kanısındayım Şu anki hali ile Türkiye var olan süreci devam ettirme şansını kaybetmiştir. ” diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, CHP’nin itirazı ile ilgili mahkemenin kararını açıkladı. CHP’nin iptal başvurusu haklı bulundu.

Anayasa Mahkemesi, cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasını Anayasaya aykırı bularak, yürürlüğünü durdurdu.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, Yüksek Mahkemenin toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Ankara Milletvekili Önder Sav ile 132 milletvekilince 11. cumhurbaşkanının seçimi konusunda TBMM’deki oylamaya ilişkin yapılan itirazı görüşerek, karara bağladığını bildirdi.

Kılıç, kararı şöyle açıkladı:

”11. Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin ortaya çıkan Cumhurbaşkanı seçiminde gözetilmesi gereken toplantı yeter sayısı ile ilgili TBMM’nin 27 Nisan 2007 günlü 96. birleşimindeki oylamaya ilişkin kararın bir içtüzük değişikliği niteliğinde görüldüğü, bunun da anayasaya aykırı olduğu, Haşim Kılıç ve Sacit Adalı’nın karşı oyu ve oyçokluğuyla, içtüzük değişikliği niteliğinde görülen TBMM’nin söz konusu kararının yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.” Kılıç, bundan sonraki uygulamaların tamamen TBMM’nin iradesi dahilinde yapılacak işlemler olduğunu ifade etti. Haşim Kılıç, kararın gerekçesini en kısa süre içerisinde yazıp yayınlayacaklarını belirterek, ”Gerekçede neden içtüzük kuralı ve neden anayasaya aykırı olduğu açıklanacaktır” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, 367 tartışmaların çözüme kavuşturacak olan Anayasa Mahkemesi’nin başkanı Tülay Tuğcu ile yemekte buluştu.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi’nin 45. yıldönümü nedeniyle 45 ülkenin anayasa mahkemesi başkanları onuruna verilen akşam yemeğine katıldı.

Dolmabahçe Sarayı’ndaki yemeğe Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu da katıldı.

Yemeğe ilişkin herhangi bir açıklama yapılmazken, yemek ve görüşmenin basına kapalı olduğu öğrenildi.

RTÜK’e şikayet yağıyor!

RTÜK Başkanı Zahid Akman, 2007’nin ilk üç ayında gelen şikayetlerin 2006’yı üçe katladığını açıkladı.
İkinci Genç Akademi Toplantısı Bilkent Otel’de gerçekleşti.
Toplantıda konuşan RTÜK Başkanı Zahid Akman, yayıncılıkta yaşanan en önemli sorunun acımasız rekabet olduğunu söyledi. Kamuda etkili olmak isteyen bir çok kişinin medya sektörüne girdiğini belirten Akman, yabancı sermayenin de medya sektörüne büyük ilgi duyduğunu söyledi.
“REKLAM PASTASI 1 MİLYAR DOLARI GEÇTİ”
Akman, medya sektöründe reklam pastasının 1 milyar 200 milyon dolara ulaştığına işaret ederek, bu pastadan pay almak isteyen yayın kuruluşlarının sayısının hızla arttığını bildirdi.
Akman toplantıda, lisanslar ve frekanslarla ilgili yasal bir çalışma yaptıklarını ve Meclis’e gönderdiklerini de bildirdi.
Reyting mühendislerinin inşaat mühendisleri gibi olduklarını dile getiren Akman, bu kişilerin her türlü şartı değerlendirmek durumunda olduklarını söyledi.
Akman, “İnsanların zaaflarını istismar edip rakip kuruluşları zora sokmak isteyen program ve yönetmenlerle mücadele edeceğiz” derken, kamunun çıkarlarını gözetmek zorunda olduklarını ifade etti. Akman, rekabetin meşru zeminde yapılması gerektiğini kaydetti.
“REYTİNG SONUÇLARI ŞEFFAF DEĞİL”

People and War , Watch please ! Onlarda İnsan !

Operasyon Cumhuriyet’e Kayabilir

Sabah Grubunu dümdüz eden TMSF şimdi de Gürbüz Çapan’ın ortağı olduğu şirketlere el koyuyoyor. Peki operasyon Cumhuriyet Gazetesi’ne sıçrar mı?

Bilindiği gibi Gürbüz Çapan, Cumhuriyet Gazetesi’nin ortağı. TMSF’nin Bayındır Bank’a borçları nedeniyle mallarına el koymaya başladığı Çapan kardeşlere ait şirket ortaklıklarından biri de Cumhuriyet Gazetesi. TMSF’nin operasyonu Cumhuriyet Gazetesi’ne kayarsa, operasyonu AKP iktidarının yaptığı yönünde büyük tartışmalar başlayabilir.

Herkes merak içinde bekliyor…

TBMM’de başlayan linç, sokaklara taştı! Çocuklarını dahi yuhaladılar! Halen kursaklarında darbe hevesi besleyen fanatik Laikler’e AİHM’den gelen yanıt bir şamar sertliğindeydi! Merve Kazandı! / Video Haber

O dönem akıllara bu görüntülerle kazındı! Merve Kavakçı ile birlikte ön saflarda başı dik bir duruş sergileyen Nazlı ILICAK’ı da unutmak mümkün değil!

AİHM’nin aleyhte karar vermiş olması ihtimali gerçekleşseydi bile millet ve tarih vicdanında kimin nerde olduğu belli!

Tarih’in yargısı ortada!
Hakları gaspedilenler, her zaman mutlak kazananlar olacaklar..
Sonsuza dek!